Londra'nın kalbinde, Thames Nehri'nin ihtişamına bakan lüks bir daire. Venedikli sevgilisi için mükemmel bir yuva arayan Carla, bu daireyi bulduğunda hayallerinin gerçek olduğunu sanır. Ancak bu lüks mekân, sadece nefes kesici manzaralardan ibaret değildir. Dairenin emlakçısı Moira, kendinden emin, açık sözlü ve açıkça lezbiyen bir kadındır. Cinsel çekiciliğini gizlemeyen Moira, Carla'nın sakin ve geleneksel hayatına bir fırtına gibi dalar. Carla, sevgilisinin Londra'da rahat bir hayat sürmesini sağlamak isterken, beklenmedik bir şekilde kendi duygusal ve cinsel hayatında da bir dönüşümün eşiğinde bulur kendini. Moira'nın etkileyici kişiliği ve cesur yaşam tarzı, Carla'nın kendi sınırlarını ve arzularını sorgulamasına sebep olur. İki kadın arasındaki gerilim, hem profesyonel hem de kişisel bir boyuta taşınır. Daire, sadece bir yaşam alanı olmaktan çıkar, arzuların, çekimlerin ve gizli tutkuların sahnesi haline gelir. Londra'nın enerjik atmosferi ve kültürel çeşitliliği, bu karmaşık ilişkinin arka planını oluşturur. Carla'nın Venedikli sevgilisi için planladığı gelecek, beklenmedik bir şekilde kendi duygusal yolculuğunun gölgesinde kalır. Hikaye, hem heyecan verici hem de dokunaklı bir şekilde, kendimizi keşfetme ve beklenmedik bağların gücünü ele alır. Carla'nın daire arayışı, sonunda kendisini bulma yolculuğuna dönüşür.