Shoo, genç ve idealist bir palyatif bakım hemşiresidir, ancak geçmişindeki karanlık bir sır, onu içine kapalı ve güvensiz biri haline getirmiştir. Mesleki başarısızlığının ardından, kırsal ve ıssız bir İskoç köyüne gönderilir. Görevi, Peig adında, yıllarca evinden çıkmayan, agorafobisi ve derin bir yalnızlık içinde yaşayan yaşlı bir kadına bakmaktır. Peig, köyün gizli geçmişine dair ürkütücü hikâyeler anlatır; eski ritüeller, kayıp insanlar ve "Na Sídhe" dediği, mitolojik yaratıkların gece vakti köyü ziyaret ettiğini iddia eder. Başlangıçta Peig'in batıl inançlarını ve paranoid davranışlarını mesleki bir gözle değerlendiren Shoo, zamanla kadının hikâyelerindeki tuhaf bir gerçekliği sezmeye başlar. Köylülerin gizemli tavırları ve Peig'in evinin içinde gizli bir oda bulması, Shoo'nun gerçekliğinin bulanıklaşmasına yol açar. Köyün karanlık geçmişi ile Shoo'nun kendi travmatik geçmişi arasında bir bağlantı kurmaya başlar. Peig'in gördüğü veya duyduğu şeyler gerçekten hayal ürünü mü, yoksa Shoo da mi artık gerçeklikle bağını kaybetmek üzere? Gerçeklik ve hayal, geçmiş ve şimdiki zaman, Shoo ve Peig'in birbirine bağlanan öykülerinde bulanıklaşırken, Shoo, hem Peig'in hem de kendi gizemli geçmişlerinin ürkütücü hakikatini ortaya çıkarmak zorunda kalır.